Ocak 23, 2011

Bugün İstiklâl Caddesi’nde Ne Yok?

(Saat 17.00)


Bugün, ne kadar zaman sonra İstiklâl Caddesi’ndeyim. Evet, bunları yazarken, ordayım. Burdayım. Püff. Bir burada oluyorum, bir orada. Ey okur, senin gerçekliğinden samimi bir hitap mı seçsem, kendi penceremden hiç vazgeçmeden ne isem o mu olsam. Ah İstiklâl, saçmalayayım ne olacak! Hiç olmayan bir şey mi. İyi geliyorsun bana nihayet!
Ocak ayının da gitmesine az bir zaman kala kış ile İstiklâl’in arası nasıl diye bakıyorum da... Kar yokken kışı göremediğimi farkediyorum. Çok odunlamasına bir bakış bu tabii. Kar yoksa kış da yoktur, gibi. Halbuki üşümenin gerçeği var. “Ssst” diye bir sesi var üşümenin. Şarkıları var. Belki hayatımda hiç duymadığım bilmeceleri, tekerlemeleri. Dünyanın dillerinde üşümenin muhakkak ki sandığımdan daha fazla izi var. Ama ben gözsüz kıcağıza bugün, kışın İstiklâl’de bir görünürürü yok. Üşüme var tamam ama, kar yoksa ben anlamam kışın burada olduğunu, evet, hiç oluru yok.
Evet, 23 Ocak 2011 günü, ben Arda Sedefçigil için İstiklâl’de kış yok. Bu bir.
Soğumuş kahvem fincanımda heyecanlı kavuşmamız için beni beklerken hemen karşımda, oturduğum kafenin kapısından görünen cadde var. İnsanlar. Evet! İnsanlar var. Belki sen de varsın sevgili okur. İşte bu bilinmezlik, bu tesadüf olasılığı bana “Yaşa!” diyor. Neden mi? Neden sormuyorum. “Yaşa!” denince aklım uçuyor, soru moru sorasım kalmıyor. Bütün sonradan olma çocuklar* gibi ben de biri gelip yaşa desin diye beklerim. Neyse efendim, şu anda diyordum, insanlar var. Bak, yürüyorlar, yürüyorlar, yürüyorlar. Ama aralarında hiç tanışım yok. Tanış olmak, ne güzel laf yauğ.
Yani, 23 Ocak 2011 günü, İstiklâl caddesi’nde ben Arda Sedefçigil’in hiçbir tanışı yok.
Burada böyle oturmuş, akıp giden insanlara bakarken de, biraz evvel kulağımda şarkılar aheste aheste yürürken de buraya her yalnız gelişimde olan şey oldu. Ne güzel şeydir o. Ne çok özlediğimdir. Ne iyi hissettirendir. Ne insan olduğumu en uzaklarımdaki en erişemediğim Arda’larıma kadar duyurandır. Ne yaşama sevincidir. Ne mucizevi şeydir. Ah! 23 Ocak 2011 günü, ben Arda Sedefçigil, yalnızlığının koluna girmiş derin derin solurken, aklım başımda yok. Ki, böyle güzel yokluk var mıdır dünyada.


*Sonradan olma çocuklar: Çocukluğunu çocukken değil, büyüdüğünde yaşayanlar, manasınadır.

2 yorum:

  1. istiklal gibi bir cad. yalniz takilmak bazen cok pis koyuyor insana, hic tanisin olmamasi kotu hissettiriyor insana...

    YanıtlaSil
  2. umm. yanlış anlaşılmış olabilirim. tanışım "o anda" yok idi. yoksa çeşitli zamanlarda çok sevgili tanışlarımla da gitmişliğim vardır. bahsettiğiniz manda bir "koyma" değil bu...

    YanıtlaSil