Haziran 02, 2011

Seninle Konuşurum Bak Elbise!


Seni görünce gözümde hemen geniş ve yürüdükçe uzayan, kilometrelerce süren, bitmeyecek zannettiren bir koridor canlandı! İki tarafında da duvara sabitlenmiş metal borular, kalın. İçlerinden akan suyun sesi duyulmakta. Bu borulara asılmış, senden milyonlarcası! Bütün kadınlara, kadın hayaletlerine, kız çocuklarına, hainlere ve vicdansızlara yetecek kadar çok! Hepimizi "aynıymış" gibi gösteren yalan sende resmolunmuş, anladın değil mi beni? Sen, güzel elbise, bir acımasız sesin oyuncağı olmuşsun. Eşitliyorsun bizi. Aynı kefeye koyuyorsun.

Gerçek şu ki, zaten halihazırda "bize" dair en şahane gözlem de senden birer tane giymemişliğimize rağmenki aynılığımız! Bakınca, evet, sanki aynıyız. Zaten insanda "sürpriz" yaratan şey de o değil mi. "Senin gibi sanmak herkesi", bir gün öğrenmek ki, ohoo! "Anlıyorum" demişlerdir. Oysa senin cümlelerin yalnızca onların kafalarındaki alengirli hesaplara yahut bencil rüyalara hizmet vermiştir. Taşlar gediğine oturmaktadır, sen anlatmaktasındır kendini.

Madem diyorum manzara budur. Estetik bir tarafı olsa! O bitmez sanacağımız geniiiş koridorun iki yanında tertemiz dizildiğinde sen ve senden milyon tanesi, en azından "insan"ın görüntüsü kurtulacak! Sahte gülümsemenin yerini melankolik salınmalar alacak belki. "I'm in heaven" diye mırıldana mırıldana gittikçe solan renklerimizle etrafta dolaşsak birbirimizi kandırmalara ne vakit kalacak ne de gücümüz.

Bilmem ki sevgili elbise, karman çorman kafamdan bir anlama gelecek bir şeyler çıkarabiliyor muyum? Bu konudaki başarım takdirine kalıyor. Ben kendimi ancak kandırılmalarım, ayakta uyumalarım, aptal aptal bakmalarım ve hatta şapşal umutlarım için takdir ediyorum.

Bu fantazimin bir "fantazi" olması bir yana, bir gün seni giyip uzun uzun dünyaya bakmak istiyorum. "I'm in heaven" o zaman. Solan renkten umut anlamayı da kendime şimdiden öğütlüyorum. Zira bugüne kadarki kodlar, şifreler, harfler ve benzeri bütün işaretler yerle yeksan, darma duman, tuzla buz. Ama sonu gelmiyor yaşadığımız sürece hayatın, şimdi yeni bir zamana doğru bakıyoruz.

2 yorum:

  1. bir elbiseden fazlası sığmış yine bu zarafetin içine. belki'ye sığınmak iyidir ardam. keşkeleri, oysaları s.ktir etmeli. :)

    YanıtlaSil
  2. sanırım en doğrusu o. "belki"de umut var değil mi hiç olmazsa.

    bu arada, blog okurmuş da bi' de yorum yaparmış.

    YanıtlaSil