Eylül 19, 2011

Eylül, Nasıl Geçtin Habersiz?

Mırıl mırıl: Nasıl geçtiiiiiğ habersiiiz / O güzeliiim yıllarrııııım...

Eylül gelsin diye koca koca ipleri var gücümle çekerdim kendime. Bu yıl, yıllık iznimde, bayramın 3. gününe tesadüf ettiğinden bir "başlangıç" hissi yaratamayarak geldi yazık ki. Sonra hoğğp bi bakmışım, 19 eylül.

2011'in 19. eylül günü başlayalı bir saat olmak üzere. Bugün, benim 28. yaşımın son günü. Doğum günümün arefesi. Öyle, bin türlü düşünce var kafamın içinde.

Filmler izledim mesela bikaç tane. Yazmaya üşeniyorum haklarında. Yarın işe başlıyorum, iznimin sonu geldi ve ben yapılacak şeyleri düşünmeye üşeniyorum. Nereden bu yılgınlık, neden?

Belki sen biliyorsundur? Biliyorsan lütfen, haberim olsun!

Eylül 15, 2011

Mesaj

Sevgili okurum,

Yıllık iznimin sonuna gelmek üzreyim. Olympos denen cennet köşesinde geçmiş 7 gün bana pek iyi geldi. Ama sonra, bana ulaşması planlanmış gibi görünen bir mesajla irkildim:

"Yazdıklarını okuduğumu biliyorsun. Ben senin en sadık okurunum. Bana karşı sorumluluğun yok, ama yaşadıklarına karşı olmalı".

Belki de bana değildir. Bana ise el cevap:

"Yazdıklarımı okuman pek umurumda değil, çünkü artık zihnimde yalnızca kafamı bulandıran, gözlerimi yerinden oynatan bir öfkeye tekabül ediyorsun. 'Ey insan' derken, artık sözüm sana değil! Sana karşı sorumluluğum neden olsun ki. Yaşadıklarımla aramda olup bitenler hususunda söyleyeceğin herhangi bir şey düşüncemi etkilemez / eylemimi belirlemez. Neden sana cevap veriyorum? Çünkü seni sevmiştim. Blogumda acıklı şeyler yazabilmek için değil ama hayır; o yüzden senden bu duyguya anlam vermeni beklemiyorum. Sana onulmaz acıların içindeki hayatında muvaffakiyetler diliyorum.Stop".

Sevgili okurum, senden bu saçma şey için özür diliyorum.