Eylül 14, 2010

14 Eylül Niye Bayram Değil, Değil mi Ama?


Kime ne sıklıkla bayram olduğu pek dert edindiğim bir şey değil. Bazıları için bu sıklık göz alıcı bir hâle gelebiliyormuş rivayete göre; her gün filan olabiliyormuş mesela. Oha. O şanslı azınlıktan olmadığımıza göre, çok sevgili bu konuda kader arkadaşı olduğumu tahmin ettiğim okurlarım, kendimize bayram yapmak ferahına ermeye de herhalde hakkımız olsa gerektir. Daha birkaç gün önce bir bayram yakınımızdan geçti; ancak gönüllüsü meraklısı öyle çoktu ki birer "uzak yanak"la geldi geçti.

[Uzak Yanak: Bayramlarda komşu ve uzak akraba efradınca layık bulunduğumuz, sevgi ile ne alakası olduğunu bir türlü çözemediğimiz eylem. Öpecekmiş hissiyatı yaratılarak insana yaklaşılıp yanak yanağa bakacak bir yön tayin edildikten gayrı puf diye uçup gitmektir. Diyorum ya, ne manaya gelir Allah bilir.]

14'ün benimçün manasını bilirsin. En azından bir blog açınca adını "14" koymuşluğumdan sezersin bunu. Eylül ayına karşı zaafımı da evvelce dile getirmiştim. Eh, şimdi ben bir bayram uyduracak olsam belki adını bulamam fakat tarihi nettir, muhakkaktır: 14 Eylül!

Adı herhangi bir şey olmayan bu bayramda planım nedir? Mis kokulu kahve, Charlie Kaufman'ın (doğru yazdım mı ki acaba ki) son filmi, kalan son karanfilli sigaram, derin uyku. Ha, bunlar hiç yapmadığım şeyler midir? Önemli değil ki. Bunlar, "Bugün benim bayramımdır" diyerek hiç yapmadığım şeylerdir, sen ona bak.

Hadi, sen de yap!

2 yorum: