Ekim 10, 2010

Başlamak İçin Hiç Geç Değil


Bazen önünde bir şey durur da, sürekli gözünü kaçırırsın ya. Önümde bir sınav var. Bütün yaz kaçırdığım gözlerim artık ister istemez kayıyor o tarafa. Yapmam gerekenler var ey insan!

Böyle ciddi bir şeye odaklanacakken her şeyi bırakıp gömülenler vardır. Ben hiç öyle değilim. Aksine, benim film de seyretmem, dışarı da çıkmam, kahve de içmem, arkadaşlarımı da görmem filan gerekir. Çalışmadığım zaman bunları da yapmam. Kapanırım, öylece dururum. Koca yaz gerçekten feci verimsiz geçti. Vicdanım damla damla akıyor artık gözlerimin önünde. Evet, evet. Kendimi yorgunluktan gebertesim var! Mesela geçen cuma bir oyun izlemiş olmama rağmen –rağmen diyorum, çok sık olmuyor her nedense bu- bir oyuna daha bilet aldım. Bu iyiye işaret. Bir yandan gözüm konser programlarında filan. Film indiriyorum, izlensin bu, diyerekten kendime. Epeydir dinlememi bekleyen birilerini dinlemeye başladım. “Tom Waits’e kulak alışmadan olmaz”: bugünün saptaması bu. Bi’ de bu Morrisey denen adamın sesi pek güzel. Yeşil kâğıda beyaz kalemle mektup yazmak da enteresanmış, ki canım Berna’ya yazdığım mektupları eski sıklığına döndürmek de planın bir parçası. Ve dahi bloga daha sık yazmak. Tüm bunlar yanına ilişince “çalışmak” eylemi lisede pek heveslendiğim şeye dönüşüyor yeniden. Okumayı yeni keşfetmiş gibi. Okumanın hayatla bağına odaklanarak. “Sınav var, nası geççem”le olmuyor. En azından kıçı kırık özgür ruhum için, bu hiç mümkün değil. Şapşal şapşal uyukluyorum elimde kitapla sonra!

Bu bir dert yanma değildi ey insan! Bilakis, mutlu mutlu yazdım. Bu bir “Ebe!” idi. Gel, oynayalım!

2 yorum:

  1. kıçı kırık özgür ruhunun hastasıyım. ölüyorum, geberiyorum onun için.

    ebeyim, seve seve.. (:

    YanıtlaSil
  2. aaaah ah! ruhum sana müptela nosta. uydurduğun kelimelerden bi' dünya olsa mesela. yanyana dizdiğin kelimelerden ırmaklar aksa. oh be, desem. ohhhh! hayat var!

    YanıtlaSil