Ocak 19, 2011

Brazzaville: Umm!



Keşke şimdiye dek bir insan sesini “kadife” diye nitelemek daha evvel kimsenin aklına gelmemiş olsaydı! İlk ben bulsaydım bu tabiri. David Arthur Brown’dan gelen bu ruh okşayan dalganın peşinde şap şap birbirine çarpan ayacıklarım da bu kadar acımazdı. Yazık.
Brazzaville adlı şahane grupla bu yaz tanıştım. “Evet güzelmiş” deyip kenara atılan ve aylar / yıllar / abartıp belki dünyalar sonra keşfedilen onlarca şeyin yok mu senin de hayatında? Öyle bir şey oldu. Ara sıra, “Bu neydi, hımm” diye mırıldanarak açtığım ve karışık kafamın fonuna yerleştirdiğim bu sesler artık bir başrol yazdılar kendilerine. Açıp “21st Century Girl”deki o nefis akordeon şeysini dinliyorum. “Hotel Ukraine”e deliriyorum. Hâlâ keşif sürecindeyim. Henüz zihnimde adıyla ve de bir parçacık da olsa melodisiyle kendine yer edinmiş şarkılar yalnız bu ikisi. Ama ben bu Brazzaville’i sevdim.
Dinle ey insan!

Notlar:
- Bu adamlar İstanbul'u seviyorlar. Sıkça konsere geliyorlarmış. Biline.
- Tüm bu söylediklerimi söyleyebilmem için bu grubu tanımam lazımdı. Teşekkür etmeliyim tanıtan sevgili yol arkadaşıma.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder