Mayıs 30, 2011

Koyun Say.

Cehenneme giden yol iyi niyet taşlarıyla örülü, hatırla! Peki ya huzurlu, uzun bir uykuya giden yol. Koyunlar sevgili okur. Evet: "Beeeeğ!".

Koyun saymak, zannediyorum ki vicdanın sayıklamalarından başını alamamış, bundan uykusu kaçmış insana deva olamaz. Pofur pofur tüylerini sevdiğimin koyunları sizi, evvelce vicdanlı kişiler beklersiniz değil mi? Biz de bekleriz. Dikkat: "buluruz"a varması güç bir "bekleriz"dir bu. Olsun, bekleriz. Öyle aklımıza geldikçe birbirimize iyi uykular da dileriz.

Uyku istiyorum ben. Ha, her gece uyumuyor muyum zaten? Uyuyorum. Ama her uyuduğuma "uyku" demem; her gördüğüme "rûya" diyemediğim gibi. "Rûyaaaalaaaaaar... Rûyalaaaar gerçek oooolsaaaa" diyen Emel Sayın'ın sesinden göğe dağılan pembe pembe puantiyeler, gelsin elbiselere yapışsın mesela. Ben de bir gece evvel gördüğüme "rûya" diyeyim. E değil mi ama, iş mi, ben şimdi terle uyandığım, yataktan kaçar gibi fırladığım sabahlarda nasıl kendi kulağıma eğileyim de "Günaydın" diyeyim içim rahat. Cevabı yapıştırmaz mıyım kendime o zaman: "Sen buna uyku diyorsan..."? Yaağ, onu diyorum işte. Uyku gibi uyku için bana huzur lazımdır. Huzur için bana vicdan lazımdır. Vicdanımın karnı iyilikle doyar. Vicdanımın canı pek sık muhasebe çeker. Vicdanım tam kaşları çatacakken kulağımdan tutar, öyle hızlı çeker ki, ne olduğumu şaşarım. kafamı diğer tarafa çevirir, yüzüne bakamaz, hızlı hızlı eve uzarım.

"Huzur için bana vicdan lazımdır" dedim ama yeter mi? Yetmez. Başkalarının vicdanına da ihtiyaç duyar bu huzur dediğin. Öyle ya, gün aşırı kalbinden kanlar fışkırsın, sen tut "Ne de güzel uyudum yah!" diyebil mesela. Cık, olmaz o öyle. Ben işte, öyle uyku isterim yakın zamanda. Kanlar dedim diğ mi, valla evet, fışkırdılar, yalan yok.

Koyunlar. Acaba diyorum, bu koşullarda, huzurlu bir uyku isteyen bu harman yeri kafama bir öneriniz var mıdır? "Harman yeri diyorsun madem kızım, savur gitsin rüzgâra"? Öyle mi?


Kaç adedinizi saymak bitirmek bana yarar acaba? Kaç kocaman sürü arka arkaya? Dünyanın bütün çayırlarından gelenleriniz yetmez. Biliyorum, yetmez. Hayal bahçelerinde keyfine bakanlarınız da lazım bana! Ey pofur pofur tüylerine kurban olduklarım, canım anlaşılmak istiyor. Canım "söz" istiyor: Beeeğ! Başlangıçta söz varmış, umm, duyduğum en sâkin, en "açıklayıcı" şey. Yüce Allah'ım, söz varmış değil mi başlangıçta. O zaman bana cennettinden de koyunlar gönder! Bana başka kalplerden pılısını pırtısını toplamış vicdanları unuttur; yollarında rahat etsinler. Zamanında bana verdikleri yeter. Benim bugün olduklarım yeter. Bana ancak bir uyku. Allah'ım, bana n'olur kara kara deliklere düşmüş de yakaran iyi kalpli koyunlarından gönder!

Ey pofur pofur tüyleriyle yanıma koşacaklar, elime bir resminiz geçti. Bir kaktüsün kenarında azıcık dinlenmekteymişsiniz, öyle mi? Ziyan yok. Bu gece ben yine rüyamda eski ızdırapları görüveririm. İş ki, yorgun gelmeyin, iş ki zamanında gelin. İş ki, önünüze iki lokma bir şey koyduğumda "Yedik de geldik" demeyin.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder