Ocak 23, 2010

Saçma Bir Bileşim: Yeni Hayat ve Ders Çalışamamak

Yapmak zorunda oldukların vardır. Bir de asla yapamayacakların. Bazı insanlar için bu ikisi kesişir kimi noktalarda. O noktalar da zehir eder pek çok leziz muhtevayı.

Ben bu akşam çalışmak istemedim. Yarın şehir dışına çıkıyorum. Çalışmamam bazı durumları sarpa sardırdı. Ama durmayı istediğim çizgide duruyorum. Her ne olursa olsun, azıcık bir huzur demek bu.

Şehir dışına çıkmak demek uzun yol demek ey insan. bak sana ne hatırlatıcam:





Orhan Pamuk, "Yeni Hayat". Melek aramaya yola çıkmak. Okuyan için açık tabii bu söylediğim. Zaten bir romandan bahis açınca ister istemez okuyanı karşına oturtuyorsun, diğer insanlarımın canları sıkılabilir zira.


Bu yandaki resimde, hem şeytan var hem de melek. Öyle imiş. Ben çok etkilendim. Aslında "Yeni Hayat" bahsine uygun müzmin bir melek arıyordum. Bir melek yüzü. Ama gördüğüm bütün melek tasvirleri canımı sıktı. Kalbim sıkıştı, buruldu böyle. Neon ışıkları ile, karamela kağıtları ile dolu bir dünyada, Orhan Pamuk için melek biraz böyle bir şeydi galiba. şeytanın dibinde, burnunun ucunda, neresindeyse artık işte; şeytana rağmen parlayan bir şey. Hoş, etik bir yüklemesi de yoktu Pamuk'un "melek"e. Ama nihayet "melek" diyor işte...

Yarın uzun yollar boyunca uzun uzun gene düşüneceğim eminim: "Kaza?". "Yeni Hayat"ı okuduğumdan beri böyle. Hiçbir uzun yol bu romanı, kazayı, meleği düşünmeden geçmedi. Bu sefer İzmir'e. Peki bakalım.

Ders çalışmadım. Ama sabah kalkıp meleği düşüneceğim. 8 saat. Hava muhalefetinden uzamazsa.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder