Mayıs 15, 2011

Uyarı Mahiyetinde


Çok günaydın sevgili okur!

Artık akşamın altısında "günaydın" denebilecek günlere geldik. Sular akmıyor, zaman geçmiyor sandığımız günlere yazıklar olsun! Şimdi açacağımız her pencereden güneş girecek içeri. Şimdi giysimizin kolu kısa değilse, bunalacağız! Şimdi artık, özgür olmaktan, hafif olmaktan ve dahi huzura boğulmaktan başka çare kalmadı. Bahar gelmedi diye üzülmüştün değil mi: Bak Allah'ın işine ki, onun yerine birdenbire yaz geldi.

Böyle sıradan şeylerden söz etmeyi nasıl özlemişim. Büyük laflar yok hayatta, varsa da yalan. İyi biliyorum artık. Bir gün bir roman mesela, küçük laflarla, minicik laflarla yazılacaksa, o zaman benim zihnim haklılığının bayramını ilan edecek! Laflar büyüdükçe azalan bir samimiyetin güvertesinde, tedirgin geçmiş bir yolculuklar silsilesinin hemen sonunda, durak mıdır liman mıdır, ama kesin "son" olan bu noktada, kendime varmaya az kaldığını ciğerlerimde duydukça, evet işte, alıyorum bir ilkyaz nefesini. Özlemişim, sıradan şeylerden söz eden, durgun, alçak sesimi. "Heyecan"ın sesi bağırmaz mesela, onu da iyi öğrendim!

Ne çok öğrenmişim bu ara ey okurum, görüyor musun. Gör. Gör diye anlatıyorum. Sonra dön bak etrafa, kendine dön bak. Olur da huzura doğru bir adımına bir nebze katkım olursa bir gülümse o uzaklardan bana.

Günaydın sevgili okur, sakın onlara kanma!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder