Mayıs 23, 2011

Vincent İçin Neşeli Ağıt


Bir teleskop balığı ölürse ne eksilir dünyadan? Bugünün sorusu budur sevgili okur.

Bir teleskop balığı ölürse, hım? Sadece bir teleskop balığı mı eksilir? Yani, bu güzelim hayvancağız, ancak bir teleskop balığı olmayı mı becermiştir? Zannediyorum, bu da zor sorulardan biri. Ummmh, zor bir soru yeterince kıvama geldi miydi tadından yenmez bana kalırsa, neresinden ısırsan ağzında dağılır! Hafif hafif bir serinlemesi olur onun, bir şeyde bulamayacağın bir kendine has lezzeti olur. Kıvamına gelmiş bütün zor sorular, damak tadı gelişmiş meraklı zihinler arzular. Evet, bence kesin böyle yapar.

Yol arkadaşımlan aldığımız, siyah pörtlek gözlü (zaten teleskop balığı olduğu için) Vincent adını verdiğimiz sevgili balık, ölmüş. Bu sabah telefonda öğrendim. Beklediğimiz bir şeydi bu. Yemiyordu bir şey. Kavanozun dibinde öyylece duruyordu. Yüzmüyordu. Ey ömrünün son birkaç gününde yüzmemiş, bir şey yememiş balık, aklımdasın!

Üzüldüm duyunca, ama bir de nedendir bilmem, gülümsedim. Belki günlerin güzelliğiydi. Belki gülümseyecek bir şeyler arayan şapşal bir kızım bugün. her ne ise nedeni işte, gülümsedim. Bazı düşünceler, bazı ferah gölgeler geçti kafamın kenarından.

Acaba, bir şeye mi üzülüyordu. Hafızası 10 saniye olan bir hayvan için düşük bir olasılık gibi. =) Latife ediyorum, zaten "bilinçli" de değil, değil mi? Ummh. Bu soru da leziz, bu soru da zorlu! Misler gibi koktu burnuma! Zira, sormalı bence insanım diyen, "bilinç" ne demektir hattızatında? Tamam, "bizim gibi" bir bilinci olmayışı, bizim gibi davranmayışından açıkça seziliyor. Eh, zaten göz var izan var, fiziksel durumu müsait değil bizim gibi olmaya. =) Fakat, bence ölümünden birkaç gün evvel hiçbir şey yemeyen, öylece duran bir balık en azından hastadır. "Acı" çekmektedir. Bana kalsa bununla tanımlardım "bilinç" denen şeyi.

Sevgili okurum, insan dediğin kafası karıştıkça güzel! Vincent'ın ağıdı bundan neşeli işte. Sadece bir teleskop balığı değildi o. Bir "hasta" idi. Bana bunları düşündüren oldu sonra da. Bunun adı, "bu dünyadan geçmek" değil mi? Bana şu ilhamın milyonda birini vermek şöyle dursun her an her dakika yaşama sevincimi kıran, güvenimi sarsan, umudumu kıran insanların var olması yanında bu canım teleskop balığının "bu dünyadan geçmişliği" pek daha mühim sayılmaz mı? Evet yalnız bizleriz bunları düşünecek varlıklar. Peki ya düşünceyi dürtükleyen, harekete geçiren, tek bir saniyeye koyuverdiği parmağıyla yılların kafa karışıklığını nihayete erdiren "ilham" kaynakları, psikologların kuru deyişiyle "uyarıcılar"?

Günaydın sevgili okurum. Bir teleskop balığının ölümü ile daha fazla yer açıldı yaşamlarımıza. Bundan bize düşen görevler var: kafalarımız karışsın, kıvama gelmiş neffis sorular ağızlarda dağılsın. Karışsın, dağılsın ki biz de şu hayata "hayat" diyelim rahatça.

Günaydın!

2 yorum:

  1. metnin yol arkadaşı da budur fikrimce;

    http://www.youtube.com/watch?v=5ywiPKmheec

    " ...

    though i know it must be the killing time
    unwillingly mine

    fate

    ... "

    YanıtlaSil
  2. Of! Şu iki çift laf, arkasından da bu sâkin şarkı. Ki, "sâkin" en büyük iltifatım bugünlerde.

    "fate"...

    Eyvallah!

    YanıtlaSil