Temmuz 02, 2011

Dumanlı Kafa

Merhaba sevgili okurum,

Sana iki şişe bira sonrasından bildiriyorum. Güzelin güzellikten çıktığı, erdemin bir köşeye saklandığı bir zayıflık ânıdır bu. Kötü değildir ama, güzeldir güzel.

Az evvel telefonda, senelerdir arkadaşım olan sevgili Funda ile konuştum. Oradan buradan. Acıdan, sevinçten, geçmişten ve dahi gelecekten. Kaygılardan, umutlardan. İnsanlardan, sokaklardan. Somut olarak sokaklardan değil de, dünyadan işte, öyle bir şey.

Başım dönmekte çooook hafif bir şekilde. Ve an itibariyle en büyük merakım en son göreceğim yaşım. 50 midir acaba, 67 midir, 81 yahut 32 midir? Bilmiyorum. Bilmiyoruz. Ama bütün olan biteni sanki bunu biliyormuşuz gibi kurguluyoruz. Sonsuz bir hayat var sanki. "Ey sonsuz hayat, gel ve beni bul!" diyoruz.

Uyku kapıma dayandı. Uyku, ara sıra dayanmaz mı kapımıza? Babam, "uykucular geldi mi?" derdi. Uykucular şimdi geldi.

Sabah Burgazada'ya gideceğim. Güzel bir gün olmasını diliyorum. Ama önce uyku, güzel bir uyku. Uykuya kendini bırakmayı, denize bakan ayaklarıma benzetiyorum. Şuradaki gibi:


Not: Bunlar okunuyor diye çok seviniyorum ben.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder