Kasım 16, 2011

Ah! Yeniden Merhaba!

En son neredeyse 2 ay evvel yazmışım.Blogumu unuttum mu? Yazmaktan sıkıldım mı? Hayır, hayır, yüz bin kere hayır!

Değişiyorum. Saçlarım uzuyor, uzadıkça uçları ince ince kalıyor, zayıflıyor. Kafam karışıyor, karıştıkça ufak tefek gerçekler gün yüzüne çıkıyor. Hafızam kendini topluyor, ne demekse, ama öyle yapıyor.

Değişiyorum. Tembelliğim üstüne evvelden hiç düşünmediğim şekilde düşünüyorum. "Mücadele" nedir, soruyorum kendime; ve kime karşı verilir? Kalp kıranlara karşı mı? Değil. Yolumuza çıkanlara karşı mı? I-ım. Olsa olsa kendimize karşıdır, ancak kendimize karşı. Bunu çok söylerler; azıcık edebi olma kaygısının ilk meyvesidir kendisi. Ama ben ciğerimden söktüm yazdım onu ey sevgili okur. Mücadele dediğin, en azından benim için "kendinle" olacak bir şey.

Yakın zamanda -hem de pek yakın- en sevgilim sordu: "Bu kadar mı zor?". Düşünüyorum düşünüyorum. "Zor" diyorum cevaben, içimden. Ama "Evet, bu kadar zor!" diyecek kararlılığa da cesaretim yok, o kadarına yüzüm tutmuyor. O kadar zor olamaz. Peki o zaman, hadi?

Ah sevgili okur. 19 Eylül gününden beri habire değişiyorum. Sakinleşmeye çalışıyorum. Şu anda önümde yine kendi elimle boyadığım kapkara bir duvar: doktora tezim için epeydir hiçbir şey yapmadım; üstüne bir de önümüzdeki ay ilk komiteye hesap vermem gerektiğini öğrendim. Herhalde ölüm yok diyorum ucunda. Çözümü de ilk defa "çalışmak" olarak değil, "rahat olmak" olarak tanımlıyorum. Çünkü rahat olsam, çalışabileceğim zaten! "Neden çalışmıyorum" gibi bir plak kafada döndükçe, azim denen şey gelip seni bulmuyor. "Bir şey yapmadım hocam". Ama işte, yapmadıysan yapmadın, insan öldürmüş gibi hissetme kendini ya-hu! Diğ mi?

Ahh sevgili okur, bu söylediğim karman çorman şeylerden bir tek şunu anla: değişiyorum. Adamın teki, bir nehre bakarak anlamış bunu zaten antik zamanda. "Antik" de negsel kelimeydi be, eskiden çok duyardım. Neyse. Bakmış nehre, "Akıyor lan bu!" demiş, "Bir daha yıkanılmaz da şimdi bunda ha!". Doğru, bende bir daha yıkanılmaz sevgili okur. Eskiden tanıdığım, bugün hafızamın ölmez misafirleri olmuş hiç kimse bende bir daha yıkanamayacak. Değişiyorum ben çünkü, akıyorum. Yeni bir insana doğru akıyorum. Bak şimdi bunu da hatta neye bağlıyorum:

Ben seneye bu zamanlar, eğer büyük bir fırtına çıkıp ortalığı dağıtmazsa, bir başka insan olacağım. Başka bir soya bağlanacak adım. Her sabah kalktığımda, kendime yeni bir sürpriz yapacağım: "Bak, burada işte!".

Ah sevgili okur. Ah.

2 yorum: